Adı Mamado, Köçker oğlu Mamado, Saf temiz, kara yağız Mamado Saflığı ,aptallığından değil, İnsan sevgisiden. Doğa sevgisiden, vicdan temizliğinden di. Merhametli şefkatli Mamado Bu yüzden adı saf Mamado Her evin bir salakosu vardır. O da Evinin salakosu Mamado Babası ölmeden önce, - Mamado , kardeşlerin sana emanet, akraba evliliğinden hepsi geri zekalı. Sen hepsini yola getirirsin . Dedi, ve Mamado ya , emanet etti. Mamado , babasının ölümünden sonra kardeşlerine sahip çıkmış. Gece gündüz demeden , ne iş olursa çalışıp, onların geçimlerini sağlıyordu. Zaman geçtikçe kardeşleri büyüyor. Kazancı yetmiyordu. Büyük şehirlere çalışmaya gitti. Saf temizliği , çalışkanlığı ile hiç işsiz kalmadı.
Çok iyi paralar kazandı. Ailesine sürekli para yolluyor geçimlerini sağlıyordu. Memleket özlemi içine çökmüştü.
-Şöyle bir memlekete gideyim. Anamı , kardeşlerimi göreyim diyordu. Kış başları idi. İşler biraz durgunlaşmıştı. Fırsat bu fırsat geleceğini kız kardeşine bildirdi. Oda
-Aman ,ağabey gelmene gerek yok , kış kıyamet ,para yolla yeter dedi. Mamado çok üzülmüştü . - Ben hasretle yanıyorum , kardeşimin düşüncesi bak dedi. Sonra gitti memleketine ,hasretlerine kavuştu. Annesi, sık sık ona - Mamado hayata ,hep saf gözlerle bakma , biraz şeytan gözleri ile gör derdi.
Anne yüreği işte, evlatlarının hiç birini ayırmıyor. Mamado nun Haklıyı haksızı ayırmasını sağlamaya çalışıyordu. Bu yüzden uyarıyordu. Gel zaman git zaman , Mamado bu durumdan sıkılmaya başladı. Beynini sorguluyordu. - Babam ölmeden, hepsini bana emanet etti. Hepsi çok şükür sağlıklıİ işi salaklığa vuruyorlar galiba diyordu. Bir gün kız kardeşini görmeye geldiler. Kız kıyametleri koparıyordu - Ben o salako ile evlenmem diye. Mamado - Kızım şimdi evlenmezsen ne zaman evleneceksin, sonra kısmetin kapanır dul çocuklu biri ile evlenirsin, her şey zamanın da olur, dedi. Kız kardeşi - Evlenip te ben mi çalışayım. Zengin olsun dul olsun. Bu yaşa kadar ağabeyim baktı , bundan sonrada sen bakacaksın moruk derim. Dedi O zaman Mamado anladı. - Niye evlensin ki verdiğim paralarla kolları bilezik dolu. Şıkır , şıkır oynatıyor. Herkes kesesini doldurma peşinde ,ekmek elden su gölden demekten kendini alamıyordu.
- Nasıl da hemen anladı adamın salako olduğunu. Bizim kıza baksan sanırsın kırmızı şapkalı kız. Kıyamazsın ormana salmaya . - oysaki . nasıl da uyanık, giydir kırmızı şapkayı, sal ormana kurdu yesin gelsin. - Kendi salakolukla epey yük tuttu. Salako, salako ile evlenir mi dedi. Salak görünüp akıllı mı olmak, yoksa , akıllı görünüp salak mı olmak doğru, hangisi daha iyi , diye düşünüyordu. Bir gün kahvede arkadaşları ile sohbet ediyorlardı. Herkes her şeyin farkında idi. Mamado ‘n un durumu ortada idi. Mamado , Köy öğretmeni Abdurrahman hocaya ,dönerek
- Bilge adamsın , hocam - Sağ elini kullana salak, sol elini kullanan solak mı olur. Sol elini kullanan daha mı zeki oluyor. Diye soru sordu, Abdurrahman beyin saçları çoktan dökülmüş, orta boylu sakin tavrı ile tam anlamı ile bir bilge adam gibi idi. Abdurrahman bey, konuşmaya başladı. - bunu bilemem ama dedi , gülümsedi. -İnsanın günde iki defa aptallık saati varmış. Eğer bu saatte önemli bir şey gelirse bu durum ömür boyu sürer. O, da şansına, evlilik, iş görüşmeleri, rastlantılar. Televizyon kanallarında ünlü politikacıları seyrediyoruz. O kadar , saf masumca konuşuyorlar ki ,insan şaşıp kalıyor. Bu insan bu kadar saf, dürüst işleri nasıl yürütüyor dersin . Konuşmasına devam ediyordu.
-Türkiye’ n in en zengin iş adamlarına bakıyorsun , Televizyon programlarına çıkıp bölge ağzı ile konuşuyor, şaşıp kalıyorsun, kaç dersin. O saf halleri ile , halk dal kavukluğu yapıyorlar. İş yerlerinde ise herkesi titretir. Bütün görüşmeleri İngilizce yapar, şaşar kalırsın. Demek ki Televizyondaki, adam, odasında tir tir titreten adam. Salokolar , işlerine gelmedi mi , dünyanın bir numaralı beceriksiz, iştahsız salak rolünü oynar. İş yerlerinde nerde çalışkan varsa onu koşturulur, öbürleri salakları oynar. Aldıkları maaş aynıdır. Çalışma – koşma- karışma prensiplerine göre hareket ederler. Aslında kafaları zehir gibi çalışır. Çalışkan olanda otomatik, durmadan iş olmasını ister. Durunca sanki arıza yapacakmış gibi. Bütün performansını işine verir. İştahlıdır. Dersin aşka enerji ayır, sonra da aşta başarısız olur. Armudunu, başkası dişler. dedi Abdurrahman hoca devam etti.
-Aşırı temizlik , tembellik, hırsızlık ( kloptamanlık), kıskançlık , cimrilik, kumar, aşırı hırs bir hastalıktır dedi. Mamado nun zihni iyice açılmıştı. Olayları daha net anlıyordu. Büyük şehirler de çalıştığından çok şey görmüş öğrenmişti zaten. Abdurrahman hoca konuşmasına devam ediyordu. - Acaba bizler salakoların pozisyonuna düşmemek için kendimizi yönete biliyor muyuz. Yoksa rasgele mi hareket ediyoruz. Toplumda iletişim nasıl diyologum nasıl, topluma duyarlı mıyım. Evimize hep aynı yoldan mı gidiyoruz. Bazen otobüse binip, insanlar ne konuşuyor, toplumun sorunları ne memleketin meseleleri nasıl. Yoksa insanlar hep geçim derdine mi düşmüş. Balık gibi , derya içinde yüzer deryayı bilmez. Bu kadar kültürlü toplum da yaşıyoruz. İletişim çağında acaba öğrendiklerimizi çevreye yaya biliyor muyuz, dedi. Sonra -Mahalle kahvelerine gidip dert leşi yor muyuz. Mahalle parkına gidip, çocukların neşeli tavırlarına bakıp mutlu oluyor muyuz. Okul önlerine gidip çocukların gençlik neşesinden etkileniyor muyuz. Hasta haneler de hastaları ziyaret edip , kendi sağlığımıza önem vermenin gerekliliğini anlıya biliyor muyuz. Allah’ın verdiği cana bakmakta bir ibadettir. İçki sigaradan uzak durup , sağlıklı beslenmeğe dikkat edip , önem verip, obezite olmamak için , spor yapmanın gerekliliği ile ilgili bilgilerimiz nasıl. Alkol şeytanın kanıdır. Obezite nin alkol ve sigaradan daha zararlı olduğunu biliyor muyuz. Eskiden ne zaman şişman birini görsem , başkalarının hakkını yemiş şişmiş diye düşünürdüm. Acaba doğru mu düşünmüşüm , Afrikalılar neden hep zayıf , düşünüyor muyuz. Dedi Mamado konuşmalardan çok etkilenmişti. Doğruları daha net görüyordu. Uyanık görünüp , salak olmaktansa, salako görünüp uyanık olmak daha iyi dedi. Baktı ki Mamado , kardeşleri işi salakoluğa vuruyor, işlerini gördürüyor. Esasın da hepsi cin gibi.
-Esas saloko benim dedi . Annesini öğüt ü de hep kulağında idi - Her şeyi hep saf gözü ile görme, birazda şeytan gözü ile bak Demişti. O günden sonra ,onlara işleri tek tek yaptırmaya , salako hallerini kullanarak, yola getirmeye karar verdi. Salako, salako dolaşarak, aklını kullanıyor. Saf salak rolleri ile her işi gördürüyordu. Salakoların en büyük özellikleri, kişiliklerini gizlemeleridir. Başkalarının kişiliğine bürünmek, başkalarının gölgesinde yaşamak, anne ve babalarının kişisel mirasından yararlanmak atamet duygusuna kapılıp, işi aptallığa uyuzluğa tembelliğe, kafasının çalışmamasına babamın adı hıdır, elimden gelen budur, mantığına göre hareket etmektir. Ahmak çabalar her şey olacağına varır demek. Mamado ,bunu çok iyi anlamıştı. Bir gün yine köy öğretmeni Abdurrahman hoca ile kahvede, konuşmaya daldılar. Abdurrahman bey -Kadercilik. Şansızlık, bahtsızlığa sığınma , salakoların özelliklerini say say bitmez. Bir salakoyu çözmekte insanı, filozof. Psikolog, psikiyatri bölüm başkanı yapar dedi. Mesele, işin özünü tespit etmektir. Toplum da neşelidir, güldürü, espiri yapan ve bu işin nasıl yapılacağını en iyi salakolar bilir. Harem ağası gibidir. Bu işin nasıl yapılacağını çok güzel tarif eder. işi yap , demeye gelince yapamaz dedi.
Mamado ,artık her şeyin farkındadır O günden sonra, her işi şakaya vurup, işten kaçar olmuştu.
-Tarlayı bağı kim sürecek, budayacak. Nasıl olsa epey kardeşim var, ben en büyükleriyim bana mı düşer deyip, sabahları geç uyanıyordu, kardeşleri de ona kıyamaz olmuşlardı, adeta yer değiştirmişlerdi. Artık bağa bahçeye onlar gidiyorlardı. Mamado gel zaman git zaman salakoluğu iyice benimsemişti . Bu arada komşu kızına vurulmuştu. Kızda bir hava bir çaka forsundan yanına yaklaşılmıyordu. Güldürülerle espirilerle komşu kızını mest etmiş, forsunu çakasını söndürmüştü. Sonrada baktı ki çok gülüyor - Buldun Maraşlıyı eğlen bakalım diyordu. Bir süre sonra düğün dernekle evlendi. Mutlu olmuş ,mutlu da etmişti. Çoluk çocuk düşünüyordu. Çocuklar çalışkan olsun her işe yatkın olsunlar istiyordu. Salakolukla her işi onlara gördürecekti. Sonra onlarda onu, örnek alacaklar , herbiri birer salako olacaklardı. Mamado nun , işi kahvede , gırgır şamata yapmaktı. Kendisi ile dalga geçmelerinden umulmadık zevk alırdı. Bir insan ancak bu kadar olgun olabilirdi. Kendisi de duyulmadık espiriler yapar dersin ki sanki çağdaş hasrettin hoca. Mamado işi salakoluğa iyice vurmuştu. Maraş’a çocuğu için beşik almaya gider, beşiğin adını unuturdu. Sonra da eli ile sallayarak, çocuklar için nenni , nenni alacam der. Sonra da arkadaşlarına döner
- Adı neydi. der
- Arkadaşları
- beşik olduğunu söylerdi.
- Nüfusa gider çocuğunun adını unuturdu.
- Kavaklar da uzun uzun sallanana ne denir.
- Aklına gelen her şeyi sorar ,ama bir türlü adını çıkaramaz . sonra da , Mamado kestirmeden giderdi. Arkadaşları
-Komşu kızını aldın ama ,sana fors atıyor dediklerin de , O da
- Güldüremediğin kadını ,elde edemezsin, ben espirilerim le, tarla da onun forsunu kırdım ya, evlendim. işi ne şimdilik bana çocuk yapsın yeter. Tarla da bağ da çalışan adam lazım. Tarlaya bağa ben mi gideceğim yetiştirsin, yetişsinler onlar gitsin diyordu. Her gün kahve ye giderdi,
- Enayileri ,avanakları ,biraz soyuyum derdi. Oyun oynarken , şakaya şakra ban lığa, vurup, okeyde taşı, kağıtta oyunun da , kağıt çalar araklardı . Sonra da
- Oyun da hile yapmayan aptaldır derdi. Keyifle, oyunda hile yapmanın asaletinden güzelliğinden zevkinden bahsederdi . Harpte bir hiledir derdi , Yendiği zaman da, - her kes beni saloka zannediyor, ama aslında ne kadar da zeki olduğumu görüyorsunuz derdi. Aptallık ayrı salakoluk ayrı der, espiriler yapardı. Mamado gel zaman git zaman Almanya ya gitti. Kendisi bir yolunu bulur işten kaçar çalışmazdı. Çocuklarını çalıştırırdı. Hepsi de çalışkan, anne çalışkan, anne belli , baba da belli ,dersin bu kadar zeki çocuklar nasıl doğdu. Bir taraftan para kazanıyorlar bir taraftan da boks çalışıyorlardı. Nazlı büyüttükleri kız kardeşlerine, kim yan baksa birinci değil ikinci değil üçüncü dünya harbi çıkarırlardı. Kardeşlerini o kadar çok seviyorlardı ki . Sonra da dayanamadılar. Güzeller güzeli kız kardeşlerinin hiç mi seveni olmayacaktı, turfanda olarak mı kalacaktı. Sonra memlekete temelli döndüler. Memlekette saf çok, Mamo da çok uyanık ya , kardeşleri onun saflığından yararlanıp ,elindeki evi almak için ,evrak imzalatmışlardı. Şimdi de tabii ki ev kendisinin değildi. Her zaman uyanık olması ile öğünen de, faka basamaz mı. Mamado da faka basmıştı işte. Bu zaman da , bir evi on kişiye satıyorlar. Sahte senet çekler le mafyalarla insanları tehdit edip soyuyorlar. Kadın evleniyor, bakıyor ki adamın dördüncü karısı olmuş, bir bakıyorsun sahte evraklarla kadını boşamış. Memoda uyanık ya. Her seferinde faka basıyor.
Aldığı emekli maaşını, aldığı gün kumar yatırıyor. Arkadaşları onu tongaya düşürüyor. O da
- Yazık diyor, arkadaşlarımın çoluk çocukları aç, düştüğü durumu böyle , savunuyor. -peki ya senin çocukların diyorlar. Memo da onları hesaba koymuyor. Çok uyanık ya. Mamado
- Memleket te , herkes uyanık ya , herkes benim yolumu tutmuş. Ben salakoydum şimdi tam anlamı ile ,aptal oldum. Diyordu. Bir gün annesi, beyin kanaması geçirdi. hastaneye yatırdılar, tedavi altına alındı. Cepte para yok ,pul yok. Nasıl taburcu olacak. Dayısı Şark kurnazlığı işte. - Benim elbiseyi giy, hastaneden kaç dedi. -Benim canımı alacak değil ya , bakacaklar ki sakallı dal taşaklı , sonra da beni bırakırlar dedi. Annesinin de aklına yatmıştı. Ama Mamado, son anda para getirince plan dan vaz geçmişlerdi. Mamado , ne yapmış etmiş, yoktan var etmiş , anasını hastane kapısında bırakmamıştı. - Ana hakkı ödenir mi , ona ne yapsam az. Diyordu. Bu olaydan sonra , Mamado kahve de arkadaşları ile toplanmıştı.
-Geçmiş olsun Mamado dediler . Durumu nasıl oldu. Mamado
- Sağ olun iyi , çok iyi dedi Kimileri - Hastane , masraflarına çok güzel çözüm bulmuşsunuz diye sırıtıyorlardı. Mamado’ n un biraz canı sıkıldı . durumu anlayan Abdurrahman hoca - Toplumda böyle binlerce örnek var. dedi -İnsan zora düşünce her şey aklına geliyor. Zorluklar insanları yeni buluşlara icatlara sevk ediyor. Edison elektriği bulmak için 1000 defa denemiş olmamış. Hanımı devamlı evdesin çık biraz hava al deyince , demek ki ampulün içindeki havayı alırsam bu olur demiş. Sonra da ampulün içindeki havayı alınca elektriği bulmuş. Çaresizlikler ,çözüm üretir. Dedi. Devam etti. -Bazen de dünyanın en zeki insanları, en aptal olabiliyor. Einstein’ in öğretmeni ailesine , bu çocuk aptal alın okuldan diyor. Şimdi dünyanın en zeki insanı olduğunu izafiyet teorisi ispatladı. Doğal insanın salako olduğu , aptal olduğu anlar vardır. Aptal mı , salako mu olduğunu anlayamazsın. Mamado Alındaki terleri siliyor konuşmaları dinliyordu. Abdurrahman hoca
-Salakolar der ki, aptallar olmasa uyanıklar nasıl geçinir. salaklığını asalaklığını , bir geçim kaynağı yaparlar. Komiser Kolombo filmin de , hep salako, salako dolaşır. Eski pardüsü sü ile salak salak sorular sorar ama sonunda cinayeti çözer. Salaklığın , içinde zeka, dikkat, sorgulama her şey vardır. dedi. Mamado da bakıyor ki hoca her şeyi , tam anlamı ile açıklıyor. Sonra oda işi espiriye vurdu. Başladı gülmeye -Kadınlar hep varlıklı akıllı erkek isterler. Erkeğin, akıllısını deli ettiğinin farkında mı. akıllı alacan da ne olacak ,zaten deli edeceksin. Dedi . Devam etti.
- En sonunda erkekte her şeyi salaklığa vurur. Burada saloko olmaya hakkı var mı. belirli zaman sonra erkek kadına benzemeye başlar yüz hatları aynı olur, dedi Sonra da - Kadın akıllı , erkek akıllı ise iyi, ya kadın deli ise, kocasını deli yapar mı. Evin dırdırından bıkan erkek, sonra da kendini alkole verip alkol lük mu olur, ya da kumarbaz ,ya da at yarışçısı mı olur.
- Ama dünya düzenini sağlamak için Allah bir akıllıya bir deli , bir deli ye bir akıllı veriyor. Türk toplumunda , en son sözü erkek söyler
-peki karıcım der. Sonra da , adı saykoya çıkıyor. İşi salak lığa vuruyor düzeni saloko lıkla götürür. dedi Her kes önce şaşkın , sonra
-bu mantık karşısın da , söylenecek tek söz budur diyorlar kahkahalar la gülüyorlar mamado bunun için de, sizler bana salako sayko diyorsunuz, hepinizin canı sağ olsun. Diyor. Kahkahalarla gülüyorlar. CEMAL BORANDAG