Her Pazar edebiyat sohbetlerinin şiir söyleşi etkinliklerinin olduğu toplantılara katılırdı Mahir bey. Hoş beş sohbet etmek arkadaşları ile bir iki duble içki içerek dertleşmekti amacı. Lokalin kapısından içeriye girdi. Lokal yöneticisi Ali beyle tokalaştı. Ön masalardan birine oturdu.
Gelenleri bekleyerek birkaç duble içerek, dik bakışları ile etrafı süzüyor güzelleri etkilemeye çalışıyordu. Mahir isminden de belli ki , her şeyi beceriyor. Sevmek ve sevilmeyi her baba yiğit beceremez, sadece teselli için her yiğit bahtına deyip kaderine razı oluyor. Meşhur filozof diyojen evlenirsen ya mutlu olursun yada filozof olursun diyor. Mahir de filozof olanlardan, şu an seksen iki yaşındayım diyor, hayat ne kadar güzel doyamadım . hele güzelleri görünce hayatı daha çok seviyorum. Demek ki hayatı sevdiren güzelleri daha çok sevmiş . KART Kemal bey , ofla ya pofla ya kapıdan içeri girdi merhabalaştı. Mahir beyin yanına oturdu . başladılar sohbete. Konu günceldi, kadınlar ne onlarla olur ne de onlarsın diyordu Mahir bey Ve devam etti. - çocuktuk ufacıktık çok oynadık açıktık. Baktım ki annem babam elimden tutup anne sütünden yeni kesilmiş, komşu kızı ile evlendirdiler. Ben çocuk o çocuk ufacıkta yüreğimiz vardı. Mahallede doktorculuk oynarken ben doktor oda benim eşim olurdu. Roller değişti. Ben eş oda kerimem oldu. Güzel çocuklarımız oldu. Hayatla boğuşarak hep beraber büyüdük. Oğlum pilot kızım doktor oldu. Yetişkin olgun topluma yararlı insanlar oldular. Ama ben , hayatta doyumsuzluğumu yenemiyor genç ruhumu olgun dönemlerimde hiç yitirmiyordum . zaman zaman eşimin terslemeleri canımı çok sıkıyordu. Azgın teke sendromunu doktora gidince anlamıştım. Bir güzeli görünce her tarafım titremeye başlıyordu. Rahat duramıyordum. Bütün çocuklar anneci hep annelerini tutarlar. Üçe bir savaşmak zorunda kaldım. İlk eşimden ayrıldım. Zaten Müslümanlıkta dörtmüş ama hanım dört dörtlük ise mesele yok , değilse o zaman Mahir sende dördü tamamlayacaksın dedim .kendi kendine olursa olur , ha baktım olmadı, yeni hanımla birdir bir oynarız dedim. Dolaşa dolaşa ya mevlamı bulurum ya da belamı dedim. Ben de dünya güzeli şen bir dul buldum. Yalnızlık ya allaha mahsustur ya da vahşi yaratıklara . Ben yalnızlıkta bıkmıştım , evlendim. Aldığım kerimem azgın teke sendromuma sekiz sene dayana bildi. Sonra da üstüme bir ev al dedi. Nazla cazla evin tapusunu üzerine aldı oh dünya varmış dedi ve benden kaçarcasına ayrıldı. Allah bahtını açık etsin. Ş
imdi 82 yaşındayım ama bu zaman zarfında hiç boş durmadım. Moldovyalısı, Rus’u Azeri’si ,Arap’ı buldum. Ama hiç birine ısınamadım. Kaldığım pansiyonda arkadaşım bulduğunu al getir yardımcı oluruz dedi neye yardım edecekse . Kemal , - Bu yaşta evlenip ne yapacaksın , bir bakıcı kadın bul. Yemeğini temizliğini ütünü yapar. Ara sıra banyoda keseni yapar, daha ne istiyorsun diye işi sakaya vurdu. Mahir bey , olgunlukla karşıladı. Oda gülerek doğru doğru da 5-6 ay kalıp onlarda kaçıyorlar dedi. Kemal - Herhalde çok çalıştırıyorsun, yoruyorsun, belki de azgın teke sendromuna dayanamıyorlar diyerek gülünce - Mahir bey, gülerek olgun olgun birazdan kendinle böbürlenerek öğünerek , çok hoşuma gitti dedi. Ama Kemal anladı anlayacağını, Mahir beyin çenesine kimse dayanamaz . gün 24 saat o 36 saat konuşuyor, buna hangi can dayanır. Mahir bey - Türkiye’ n in her yerini karış karış dolaştım. Yurdun her yerini gezmek görmek tanımak bir yurt severin görevidir. Ekonomik durumunda elverişli olunca bir sorun yaşamıyorsun. Benden ev araba çarpılıp gidildikçe sanki malım mülküm daha çok çoğalıyordu. Kemal bey sen nereliydin. Kemal - Ben Kahraman Maraş’ın kahraman evladıyım. Dedi gülerek Mahir bey -Ben oraya gitsem bana kız verirler mi? Kemal -Maraş lılar , damatlarını çok severler , üstelik üzerini kilolarca altın verirler.
Kahraman maraş lılar çok zengin dedi. Ama kapalılar ne yapacaksın onları dedi Mahir bey -Zararı yok sen neresinin açılması gerektiğini biliyorsun dedi kahkahalarla gülmeye başladı. Zevkten dört köşe beleş parayı görünce beygirler gibi kişnemeye başladı. Hep te göbekten gülüyordu. Neyse dedi, şimdilik Bursa da ki sevgilime telefon edeyim o gelsin. Çok ta paracı ama neylersin yalnızlık çekilmiyor. Onun için yoksa bu yaştan sonra ne olacak. Pilot oğlum doktor kızım hepsi kendi dünyasında , evin bir odasını Hom ofis olarak vermiş. Olur mu ? sormadan emir vaki yapılır mı? kabul etmedim tabii kızım Amerika da her zaman gelemiyor. Bilirsiniz kız çocukları babacı, ama kocasına çocuklarına mesleğine bakmaktan bana vakit ayıramıyor. Ama sağ olsun onun sayesin de Amerika ya gittim. Dolaşmadığım yer kalmadı. Almanya Fransa epey dolaştım. Akrabalarım kardeşlerim, özellikle kız kardeşim ağabey yalnız yapamasın dediler. Orada tanıdıkları ile baş göz etmeye çalıştılar . ama ben hiç ısınamadım yaşlı idiler. Genç olacak ki insana yaşama sevinci heyecan versin. Bir de çok paracılar. Böyle sohbete dalmışken masaya Uzun Mehmet geldi. O da feleğin çemberinden geçmiş. Sohbete o da katıldı. Sevgilisi ile buluştuğunu, şiirler şarkılar okuduklarını anlattı. Bahçesinin güzelliğini öve öve bitiremiyordu. İki duble rakı kesmemişti. Üzerine 3- 4 bira içti oh ancak kendime geldim dedi. -Kemal , bakın bahçede köpekler var dedi. Uzun Mehmet sarhoş kafa ile yanlarına yanaştı. Boğuşmaya başladı. - Kemal , nasıl hiç korkmadın mı dedi. Uzun Mehmet -Hayır dedi. Köpekler kendisini sevenleri sever. Sevmeyenlere havlar saldırır dedi. Aslında onlar da kendilerinden korkanlardan korkarlar, adrenalin kokusunu alırlar, bu salgıya saldırırlar. Kendisini koruma iç güdüsü onlar da can taşıyor. En çok ta çocuklar ve kadınlar korkar. dedi Kemal - Bende köylü çocuğuyum , benim de bir Minom vardı. Evde de kedim. Hayvanlara doydum. Zaten etrafımızda bir sürü hayvan var dedi . Keh , keh güldüler. Uzun Mehmet , birden lafa daldı. - -Neden bahsediyorduk. Çapkınlığın sırrını araştırıyoruz değil mi? bu konuda yardımcı olmak istiyorum. Aslında insanlar tek yaratılmıştır. Fakat yalnız yaşayamazlar. Doğanın kanunu bu. Polen bile eşini rüzgarda arar bulur. Bir de işleyen demir ışıldar. Hayatı dolu , dolu yaşamak istiyorsanız aleti daima dik tutacaksınız. Yoksa prostat olur, kanser olursunuz. Onun için spora gıdaya dikkat edeceksiniz. Güzellerle birlikte olmak istiyorsanız bir şiirdir yaşamak diyecek, şiirleri ezberleyeceksiniz. Empati yapacak. Sempatik görüneceksiniz. Yoksa gıcık geri zekalı aptal damgasını yersiniz.
Entelektüel olup günlük basını takip edeceksiniz. En az 5 hobin olacak, gezeceksin okuyacaksın, sağlıklı bir şekilde yiyip içeceksin, fotoğraf resim sanatına merakın varsa bu çok iyi olur etkileme daha güçlü olur. Mahir bey - Yahu Uzun Mehmet sen bizi filozof yapacaksın. Bu ne yahu Uzun Mehmet - Aziz Nesin derki , çalışmaktan koşuşturmaktan, okumaktan ,yazmaktan hasta olmaya zamanım olmadı. Demek ki hayatı dolu, dolu yaşamak lazım. Yoksa sinir hastası olur, agresif kızgın gergin bir insan olursun. Kemal - Arada briç öğrenip oynarsan çok insan tanırsın. Amcam hiç evden çıkmazdı 70 yaşına kadar yaşadı. Ama dayım hayatını dolu, dolu yaşadı az da çapkın değildi. Hatta öyle ki , memlekette tanıdıklara bakıyorum ne kadar da dayıma benziyorlar gibi geliyor bana . oda 95 yaşında öldü. gülüştüler. Sonra da ,yahu Uzun Mehmet , bu yaştan sonra bizi yoldan mı çıkaracaksın. Zaten eve zor gidip geliyoruz. Evde bir sürü azar işitiyoruz. Emekli maaşını hanım alıyor. Günde bana 20 lira veriyor. Akşam oldu mu tümünü istiyor. Ya hu ,bu adam dışarda bir şey yemez mi içmez mi, bir arkadaşına bir bardak çay içirmez mi? ben halkalı köle olmuşum sanki, akşam 5 oldu mu boynuma ip bağlamışlar sanki çekiyorlar, sonrada eve gidip kös kös oturup bir sürü laf işitiyorum, sanki suçum neyse sonra da uykum geliyor yatıyorum sabah yine aynı hayat bu. Uzun Mehmet - Ya hu kardeşim iki gün aynı yaşadı, isen kendini yaşamış sayma . mümkün olduğu kadar her gün farklı yaşa ki yaşadığını anla, yoksa monoton yaşam insanı yer bitirir. Memurluktan neden sıkıldın. Hep aynı yaşam olduğu için şimdi ,emekli oldun. Ağa da sen paşa da sen , paşa gönlüne göre yaşa , esaret hayatına son ver. Bu yaştan sonra yoldan mı çıkacaksın. Hanım mı değiştireceksin. Değiştirmen gerekiyorsa değiştir canım. Allah bu canı bir kere veriyor, yaşayalım diye , o zaman ona göre hayatını sür. Çünkü insanlar özgür olmadığı müddetçe mutlu olamazlar. Yemek içmek yatmak bu yaşamak sayılmaz. Hiç birimiz bu hayatta köle İzaura değiliz, hayat benim kölem olsun dedi. - Hani bir laf var. Hacı hacıyı Mekke de, keş keşi tekke de ibneler ,Dakka da birbirini bulurmuş. kart zamparalar da birbirimizi bulduk dedi. Anlatıyor da anlatıyordu. Mahir - Bir zamanlar meşhur artistlerden biri sevgilimdi. İsmini vermeyeyim reklam olmasın.
Bende bir ara Harran da görev yapmıştım . Hazal diye sevgilim vardı o zamanlar. Baktım artisttin ki ile Harran l ı Hazal l ı n ki aynı .ben farklı bekliyordum. Şimdi de ah Hazal ah Hazal diye hasretini çekiyorum. Uzun Mehmet ten sonra , masamıza şair profesör Ahmet bey geldi. Her kez susmuştu. Zamparalığın profesörü gelince , artık onun yanında konuşulur muydu. Prof Ahmet bey meclisteki konuşmanın konusunu öğrendikten sonra garsona rakı kavun peynir getir dedi . ufaktan ufağa götürmeye başladı. Sonrada çapkınlığın raconunu anlatmaya başladı. -Öncelikle çok güzel giyineceksin, sonra kendine özgü parfümün olacak, stil tarzı seçecek, hafiften entel sakal bırakacaksın, iyi olur benim gibi. şiirler okuyacaksın güzel güzel insanlara empati yapacaksın. Konuşacaksın. Bak bakalım güzeller etrafında dolaşıyor mu, dolaşmıyor mu göreceksin. Yeter ki tabağında balın olsun , sinekler ta Bağdat tan gelir konar. Etrafında insanlar toplanır yavaş yavaş reklam olur. Ama bekar olman şart yoksa kimse yanına yaklaşmaz dedi. Kemal - Ahmet bey bu yaşa kadar hayatınız nasıl geçti dedi. - Valla hi hayatımdan memnunum. Ama biliyorsunuz ki şairler hep kuşkucu doyumsuz ve hayattan daima daha çok şeyler ister. Bende köy enstitüsü mezunuyum. Öğretmen oldum fakat tatmin olamadım. Dil tarih bitirdim , coğrafya profesörü oldum, Türkiye y i sevmenin bilinci ve şartı ile imkanım dahilin de her yeri dolaştım . her yerin ayrı güzelliği dostlukları arkadaşlığı var. Hele ki her yörenin ayrı güzelleri var ki kavuşamasan da iç geçirirsin. Bir birin den güzel şiirler yazdım. Şiir yazmak kabiliyet ister. Ruh ister. Kültür ister. Yeter ki sen yaz hele bir de sevdalanmışsan bak neler yazarsın neler. Ahmet Arif le dalga geçiyorlar tek kitapla şair olunur mu diye oda tek kitapla peygamber olunuyor da neden şair olunmasın demiş . gülüştüler. Aşık Veysel 60 bin şiir yazmış Aşık Mahsuni 20 bin şiir yazmış, Yunus Emre 3 bin şiir yazmış ama ilk binini yırtıp atmışlar kuşlar ezberlemiş. İkinci binini yırtıp denize atmışlar yunus balıkları ezberlemiş. 3 bin beyitte Kara mollanın eline geçer . sen bunu yırtar atarsın denilince Kara molla pişman olmuş işte son bin şiiri insanlık ezberledi. Onun için yazdıkça yazdık ç a şiirler güzelleşir. Belki şiir dersi gibi olacak ama esinlendiğinizde hemen yazın sonra bir de şiir işçiliği var . üzerinde çalışılmalı, giden memnun ki yerinden dönen yok seferinden şiiri 15 defa yazılmış, Geothe şiiri 30 sene sonra dizayn etmiş. Önemli olan insanlığa en güzel şekil de sunmak. Orhan veli n in öğretmeni şiirleri hep düzeltmelidir. Ahmet Arif, Leyla Erbil’e sormuş, bazı tavsiyeler almış leylim ley şiirini yazmış. Şairler etkilenmeden yazamazlar, onlarında bir yüreği var. Yüreği taş mektep değil, Cemal Süreyya da hep sevgilisine dikte ettirmiş. Yazarlar bile bir şey yazarken yakınlarına okutur düzeltirler.
Ayıp bir şey değil. Önemli olan temadır. Diğerleri teferruattır. Benim Bodrum şiirimi okumuşsunuzdur. Hoşunuza gitmiştir. İlhan Selçuk bile köşesinde epey övmüştü beni. - Mahir bey - - ya hu Ahmet bey konumuz şiir değil, sevgili bulmanın sırlarını sizden öğrenmek isteriz. Bazen elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. Ahmet bey -İlk evlendiğimizde gençtik, iki çocuk oldu. Oğlum da kızım da güzel okudular. Şimdi biri üniversitede doktorasını yapıyor, kızım da öğretmen hiçbir sorun yok. on beş yıl sonra yorgunluktan mıdır, bıkkınlıktan mıdır çok sevdiğim eşimden ayrıldım. Çocuklar bana düşman oldular. Benimle konuşmuyorlar. Yıllar sonra kızım biraz vicdanlı çıktı. Kızım yurt dışında burs kazandı. Benden yardım istedi karşıladım. Bir süre sonra fakülteden bir bayan la evlendim. Dört günlüktük gece kavga ettik 41 günde ayrıldık. Bu evlilik sayılmaz. Sonra arkeolog olan prof bayanla evlendim. Çok ta mutlu olduk . İlle de benden bir çocuk istedi. Ben ancak çocuklarıma yardım edebiliyorum dedim istemedim. Onu anne olmaktan mahrum ettim, sonrada göğüs kanseri oldu öldü. Bir sürü malı mülkü maaşı kaldı bana, dedi Sonra döndü oğlum rakıyı tazele dedi. Koskoca profesör ağlamaya başladı. Ne oluyor yahu dedik. - Benden bir çocuk istedi. Hiç olmazsa çocuğum olsaydı, sevdiğim kadından bir evlat sahibi olurdum şimdi vicdan azabı çekiyorum. Bir dikişte rakıyı bitirdi. Sonra tekrar bir duble daha istedi. Demin ağlayan 72 yaşındaki profesör neşelenmeye başladı. Şiirler sohbetler çapkınlıklar bir araya gelince , - kemal - ava çıkan , av fıkralarına benziyor. Atlamalar zıplamalar sonrada . avlanamaz , eve giderken av malzemesi satılan dükkandan ördek alıp eve dönerler dedi. - Yavaş yavaş akşam olmuştu sohbetleri şiir gecesine renk katacak kıvama gelmişti. Herkes bildiği şiirleri söylemeye başladı. Kemal, 50yaş şiirini okudu. - "50 yaşında bir adam arıyorum. - Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş. - Her şeyi istemiş. - Şimdi artık ne istediğini bilen... - - 50 yaşında bir adam arıyorum. - Her borca girmiş, her borcu ödemiş. - Sonra yeterince para edinmiş. - Ama paradan gözleri kamaşmamış... - - 50 yaşında bir adam arıyorum. - Yaşamış, her tütünü içmiş, her içkiyi devirmiş. - Yeteri kadar kadın tanımış.. - Ve artık başkalarını aramayan... - - 50 yaşında bir adam arıyorum. - Veremeyeceklerinin farkına varmış. - Geçmişi geleceğinden fazlalaşmış. - Ama ancak şimdi yaşamaya başlamış... - - 50 yaşında bir adam arıyorum. - Kendini en kötüye hazırlamış. - Zamanın neleri iyileştirmeyeceğini öğrenmiş. - Çok cenazeler kaldırmış... - - 50 yaşında bir adam arıyorum. - Gerçeklerle yüzleşebilen, - Yalan söylememe cesaretini edinmiş. - Hislerinden kaçmamayı öğrenmiş... - - 50 yaşında bir adam arıyorum. - Kendini artık ciddiye almayan, - Yüzünde kırışıklıkları olan. - Beni sükûnetle seven. - Ve benim için elinden gelecek her şeyi iyi yapan, 50 yaşında bir adam arıyorum." Aralarında alkol duvarını açanlar vardı. Birbirlerine aşık olanlar, çaktırmadan bakanlar, sevgililerinin omuzuna yatanlar, dünyanın en emin durağı burası diyenler, birbirlerinin şiirlerini tenkit edenler. Edebiyat atmosferi…şiir falan şairden aşırmadır diyenlere kızıyorlar, şiirler etkilenmiş, masallar etkilenmiştir diyorlar. Birbirlerini teselli ediyorlardı. 40 kişiye yakın edebiyatçı ve şair, 41kere maşallah demek lazım. Sanat severler burada toplanmışlardı. Zampara konusu geldi ve şiirle devam etti. Konu gündemini korudu. Herkes dertli , bazıları genç sevgililerinin paralarını alıp kaçmasından şikayetçi, kimileri sevgili siz lik ten zaten derdi olmasa ne işi var burada. Sonuç olarak herkes derdini anlatıyor paylaşıyor arkadaş oluyordu. Konu yine Ahmet bey oldu , Mahir bey son durumunu merakla soruyordu . Zira Ahmet bey müzisyen bir bayana aşık olmuştu. Kısa sürede nişanlanmışlar ve arkasından evlenmişlerdi, Mahir bey , eşiniz nereli dedi Ahmet bey - Kilisli dedi - Kemal - - ya hu bende Kahraman Maraş ‘l ı y ı m, Kilisliler yaman olur. Hatta bizim oralarda anlatırlar. Kilisli ile yılanı aynı çuvala koymuşlar yılan bağırmaya başlamış Kilisli beni sokuyor diye. Ahmet bey şair bakışı ile bir bana bir de eşine şaşkın şaşkın bakıyordu. Allah tarafından uyarılmış gibi. Kemal konuşuyordu. (Yıllar sonra Kemalin dediği çıkmıştı. Ahmet bey şiirleri ile kibarlığı ile anılarda kaldı karısı servetine paralarına kondu) böyle kart zamparalar, kendilerini çok uyanık zannederler, sonra da tongaya basarlar. Neye uğradıklarını şaşırırlar bir de doktorun hikayesi var bu konular o kadar çok ki… alma mazlum ahını çıkar aheste , aheste, hem evden hem yardan hem de çoluk çocuktan olursun. - Mahir bey - - onun için dedi kafaları ayık ve sağlam tutmak gerekir.
Küçük kafanın aklına göre hareket edersek evin yolunu şaşırır, sonra da ava giden avlanır. Yine ava gidenlere rastgele diyorum dedi rastgele. - Kemal bey Peşinden koş becerdin becerdin , beceremezsen nefesin açılır dedi . Mahir bey, günün konusu çapkınlık bir de böyleleri de var dedi. -Bir arkadaş şair bir bayanı evine götürüyor. Kadın sevişmeyi bekliyor bekliyor. Alkoller alınıyor bizim arkadaş alkolün etkisi ile şiir okuyor da okuyor. Kadına fenalıklar geliyor ve penceren atlayarak kendini zor kurtarıyor. Kahkahalarla gülüştüler . Pazar günün şiir söyleşisi hepsine çok iyi gelmişti. CEMAL BORANDAĞ