20 Mayıs 2017 Cumartesi

FIKRALAR -4 (10 Kısa Fıkra)

ATMASYON

Talebe ders’te şaşırınca arkadaşından sufle vermesi için bakmaya başladı. Yavaşça seslenerek “at, at” ne atarsan at diyerek akıl verdi. Oda havadan, sudan sinemadan atıp tutmaya başladı. Hoca: çocuğum bu edebiyat dersi değil, dedi. Ne hikâyesi anlatıyorsun sen? Şimdi atma sırası bende diyerek, cebinden not defterini çıkarıp çocuğun numarasını buldu. Sana koskocaman bir sıfır atıyorum, dedi.

TALEBE

Hoca kürsü de konferans verirken en ön sıralarda oturan bir talebenin uyukladığını fark etti. Uyuyacaksan bir daha konferansa gelme dedi. Talebe “özür dilerim” hocam dedi. Ben burada sinema var diye gelmiştim, yoksa evde yatar uyurdum.

NAZARLIK ATI

Yeni bir ev almışlardı itikatlı hanım. Evin her tarafına nazar boncukları, nazar atları, at nalları yerleştirmişti. Sabahleyin kapıdan kocasını geçirirken, kocacığım akşam gelirken sakın unutma! Nazarlık getir. Dedi. Dış kapının yan köşesine konmayı unutmuşuz. Maazallah ya kapı kapalı kalsa kapının önünde beklerken gel ipte geçenin nazarı tutuverir sonra nazardan çatlarız.

ZENCİLER

Zencilerin ovasına bir beyaz düşmüştü. Zencilerde onu yemek için hemen ateş yakmışlardı. O ara da beyaz adam: bu boş telaşınız neden? Dedi. Nasıl olsa beni ateşe tuttuğunuz zaman kızarıp yanacağım ve bende sizin gibi siyah olacağım. Nasıl olsa bende siyah olunca beni yemekten vazgeçeceksiniz. Ama iş işten geçmiş olacak. O yüzden bu ateşi şimdiden söndürüverin bari.

NAZARLIK

Nazar değmesin diye her şeyini maviye boyayan adam en sonunda karısı ile deniz kenarında dolaşırken denizi de mavi görünce onu da nazar değmesin diye denize attı. Karısı bağırmaya başlayınca, yahu dedi. Bu kadar maviliğin içinde nazar değ ipte öldü. Dedi.

DELİ

Delinin biri bir gün tımarhaneden kaçmayı başarınca, dışarı çıkar çıkmaz yiyeceklere saldırmaya başlamış. Deliyi yakalayıp hastaneye getirmişler. İdarecilere sormuşlar. Bu hasta kaçar kaçmaz yemeklere saldırıyor. Yoksa hastanede aç mı bırakıyorsunuz? İdarecilerden biri cevap vermiş. Tabii ki yemek çıkıyor ama dışarıdakiler kadara çeşit olmuyor. Demiş.

CİMRİ

Cimrinin biri nişanlısına bir gün çiçek götürürse bir gün de çikolata götürüyormuş. Yolda ona rastlayan eski bir arkadaşı, hediyeleri aynı anda aldığın halde farklı günlerde veriyorsun. İkisini bir seferden versen de kız da hem çiçekleri koklayıp hem de şekerlemelerden yiyip de ağzı tatlansa. Cimri olan delikanlı: Benim iflas etmeye hiç niyetim yok! Bu zaman iki sefayı birden sürme zamanı değil! Demiş.

BALIK

Lokantaya giden adam: önce kılıç balığı sipariş edip, daha sonra bütün balık çeşitlerini yemiş. O ara da yanından ağzında bir balıkla kedi geçiyormuş. Kediye, midem balık çorbasına döndü sende eksik olan balık çeşidini mi getiriyorsun? Demiş.

ÇOCUK

Çocuğu babası oyuncakçı dükkânına götürmüş. Seç bakalım! Demiş. Çocuk elini hemen köpeğe atmış. Baba: oyuncak köpeği alıp ne yapacaksın büyüdün artık! Motorla çalışan bir oyuncak alsana demiş. Çocuk: baba demiş, bu aralar evcilik oyunu çok oynuyoruz. Yatak odasına kapandığımız zaman bizi kimsenin rahatsız etmemesi için bir köpeğe ihtiyacımız var.

FİLİTÇE

Sıtma ile mücadele başkanı ilaç satan birkaç adamını yanına çağırıp onlara tembih etti. Bakın bu aralar sinekler fazlalaştı. Geceleri bile rahat bırakmıyorlar. Sürekli vızıldayıp ısırıyorlar. Bir hafta zarfında bu sinekleri öldüreceksiniz! Eğer bu süre içinde b,r sinek beni ısırırsa işlerinize son vereceğim. Tam bir hafta geçmişti. Flitçi, O civarda ki evinin önünde yorgun bir şekilde oturuyordu. Vızıldayarak bir sivrisinek ensesine kondu. Adamcağız telaşlı bir şekilde kalkarak mücadele binasına koşarak başkana çıktı. Efendim: sivrisinekler için gereken yapıldı mı? Bugün beni bir tane ısır dı da. Başkan: “Oğlum dedi” dikkat et ki beni ısırmasınlar o zaman işler fena olur.