20 Mayıs 2017 Cumartesi

FIKRALAR-5 (10 Kısa Fıkra)

HASTA

Kadının biri hasta olduğunu söyleyerek, eşi ile dostuna haber yollayıp onları evine toplamaya kalkışır. Tam herkes telaşla eve toplanırken, bakarlar ki evde kimseler yok. Acaba hasta fenalaşıp da hastaneye mi kaldırdılar derler. Ne yapalım ne edelim derken akşama kadar kapını önünde beklerler. Akşam olur. Evin hanımı şık giyinmiş bir halde görülür. Bekleyenlerden birisi: size bir şey oldu sanmıştık ama siz gezmekten geliyorsunuz herhalde der. Hanım, sakin bir şekilde haklısınız. Hasta gibiydim. Başım ağrıyordu yatıyordum. O ara da telefon çaldı. Düğüne davet edildim. Gitmek olmazdı. Mecburen toparlanıp gittim. Sizlere zahmet olacak ama yarın yine gelirsiniz. Ayaklarım çok ağrıyor, nasıl olsa yarın arabasız katiyen gezemem.

NASRETTİN HOCA HİKAYESİ

Hoca bir ramazan günü eşeğine binerek kasaba da tanıdığı bir aileye konuk olmak için yola çıkar. İftar zamanı herkes sofranın başında oruç açmayı beklerken, hoca yemeğe yetişir. Kapı da kendisini karşılayan ev sahibi hocam ne iyi ettin de bu mübarek günde evimize konuk oldun der. Ev sahibinin ısrarı üzerine hoca yatıya kalır. Gece olunca evin beyi hocayı sahura kaldırır. Beraber sahur yemeği yerler. Ertesi gün olunca, hocanın karnı acıkır. Mutfağa gizlice girip bir şeyler atıştırır. Ev sahibi hocayı yemek yerken görür. Hoca, sen oruç tutmuyor musun? Der. Neden zahmet edip de gece sahura kalktın? Diye sorar. Hoca ev sahibinin bu sorusu karşısın da hemen hazır cevabını verir. Orucu bozman günah. Sahur da yemesen bir günah, daha işlemekten korktum. Demiş.

ÇARE DÜŞÜNMÜŞ

Kadın, kadına sordu. Seneye bir çocuğun daha olmasın diye ne yapmayı düşünüyorsun? Kadın cevap verdi. Resmen kocamdan ayrılmayı düşünüyorum.

BEĞENMİŞ

Ev sahibi hanım uşağını yanına çağırarak ona diktirmiş olduğu bir ceketini verdi. Misafir geldiği zaman bunu giyersin. Dedi. Ama uşak ceketi beğenmemişti. Yüzünü buruşturarak, bunu mu dedi. Ev sahibi uşağına, beğenmedin mi? Dedi. Sonra devam etti. Dilenciye hıyar vermişler beğenmemiş. Dedi. Uşak bu sözün üzerine şöyle konuştu. Hıyar eğer size benzeseydi belki beğenirdi. Dedi.

KABADAYI

Biraz kaba saba görünüşlü adam, kız kardeşinin çocuklarının oynayıp güldüğü odaya girerek çocuklar der! İçinizden en kabadayı olana ihtiyacım var. Bana o yardım edecek. Çocuklar dayı derler, sen en iyisi kendi kendine yardım et. Çünkü senden ala kabadayı düşünülemez.

HEVES ETMİŞ

Geçenler de bir arkadaşa rastlamıştım. Sorma dedi, başıma gelenleri. Başladı dert yanmaya. Ne var dedim. Anlat. Birader dedi, karım bir artist olma hevesine kapıldı. Evde başımın etini yiyiyor. Bende eee… Dedim olursa olsun. Bırak hevesi var ise artist olsun. Bıraktım zaten dedi. Hatta beraber film sdudyosuna bile gittik. Rejisör kasıma dönüp, iyice gözden geçirdikten sonra ne dese beğenirsiniz. Hanımefendi siz ancak çirkin kız filminin de oynayabilirsiniz.

ZAMAN TÜNELİ

Evin beyi geç saatte eve girdiği zaman yatağında yatan iki kadını görür. Bunlardan birisi beraber yaşadığı metresidir. Diğeri ise seneler önce ayrıldığı karısı. Eski karısını metresinin yanında yatmış olarak gören bey önce, şaşırır sonra kendi kendine düşünerek karar verir. Herhalde zaman tüneli onu getirip benim yatağıma attı der.

NE SANMIŞ

Ahmet on iki yaşlarındaydı. Ortaokul birinci sınıfa gitmeye başlamıştı. O gün okula gittiği zaman diğer arkadaşları hemen sordular. Dün gece zelzele oldu hissettin mi? Diye sordular. Ahmet “hayır” ben duymadım dedi. Ben o zaman yeni yatmışımdır annemde beşiğimi sallıyor sanmışımdır.

ZEKA SORUSU

Okulda hoca zekâ denemesi için sorular soruyordu. Hadi bakalım! Söyleyin dedi. Salıncağa binmek istiyorsunuz ve sallanmak istiyorsunuz ama anneniz izin vermiyor dedi. Sallanabilmek için çareniz ne olurdu? Talebenin birisi atılarak, ben buldum! Dedi. Lodosun çok olduğu bir gün vapura binip kadı köye gider ve dönerim. Böylelikle sallanmış olurum. Dedi.

EVDEKİ HESAP

Eve elinde bir şemsiye ile gelen kocasına çıkışarak karısı; Haki bey dedi. Ben sizi çarşıya bana güneşten korunmak için geniş kenarlı şapka alın diye para vermiştim. Siz ise bu şemsiye ile eve geldiniz. Kocası; cevap verdi. Ne yapalım hanım dedi. Evdeki hesap çarşıya uymadı, yolun yarısındayken yağmura tutulunca bir şemsiye almaya mecbur kaldım. Bundan böyle güneşten korunabilmek için şemsiye kullanmaya alışıver.