3 Mayıs 2017 Çarşamba

Fıkralar-1 (10 Kısa Fıkra)

FASULYE PİLAV
Fasulye ile pilav yiyen bir adamcağız gaz sancısı ile hekime gitti. Hekim ona baktı, baktı.
Ben dedi: Fasulye ve pilavı aynı lokantada yiyerek zehirlendim ve adli tıpa başvurdum.
Lokantayı kapatmalarını istedim. Adam:“Evet dedi” lokanta kapandı ama kalan yemekleri atmamışlar. Bugün gizli, gizli yarı fiyatına satıyorlar.


ŞAKALAR
Coni ile şaka ile tanışıp şaka ile dost olduk. Şaka ile birbirimize sarıldık birbirimizi sevdik. Bir gün Coni ciddi olarak yanımıza gel ipte izdivaç teklifi yapınca; şakayı bırak Coni dedim.
Bunun şimdi sırası mı? Coni ben şaka yapmıyorum dedi.


YANLIŞ
İki sevgili öpüşürken ağacın arkasına saklanıp ta gözetleyen biri bağırdı. Yanlış! Dedi. Aşıklar ürkerek etraflarına bakındılar. Sonra, saklanan adam ilave etti. Ben prodüktörüm dedi. Yanlış öpüşmelere asla tahammül edemem.


BİRAZ DAĞINIK
Ona sordular. O yanındaki kim dediler. “Sözlüm” dedi. Ya öbürü kim? O da gözlüm. Diğeri, ben onun gözlüsü. Yan taraftan  geçene ne dersin? Oda beni gözetleyen derim. Ya penceredeki neden buraya bakıyor, çünkü ben ona bakıyorum da ondan.


HAZIR CEVAP
Arkadaşına sordu: Bu yıl pastırma yazını nerede ve nasıl geçireceksin? Diğeri şöyle cevap verdi. Pastırmacının oğlu ile evlenip Kayseri’ye balayına gideceğim.


TERBİYESİZ
Çocuğun terbiyesini bozuk bulan baba, çocuğunu bir kenara çekip nasihat etmeye kaktı.
Oğlum dedi: bu aralar senin terbiyen çok bozuldu gidişini hiç beğenmiyorum. Çocuk: rahat bir şekilde cevap verdi. Peki, baba dedi. Bugün anneme tembih et de, benim önüme biraz terbiyeli bir şeyler koysun onları yiyeyim.


LOKANTADA
Lokantanın büfesinde bardakları durulamakla meşgul olan garsona, uzaktan seyreden iki müşteri bir yandan da oradan buradan laflıyorlardı. Bir ara garson bardağın birinde leke görünce bardağı ağzı ile üfledi. Sonra da, hafif tükürerek bardağı parlatmaya başladı. Yanındaki zat dayanamayarak ona, bu yaptığın olacak iş değil dedi. Burada su veya çay içen herkes senin tükürük okkanı kullanıyor. Garson, yüzsüz bir şekilde cevap verdi. Ne yapalım bayım dedi. Kabahat bizde değil. Belediye suları kesti. Bu yüzden ağzımdaki tükürüğüm kurudu. Bende gidip patronumdan zam isteyeceğim.


İKİ DOKTOR
İki doktor konuşuyorlardı. Biri diğerine ben her gün öğleden sonra dağılan kafamı bir fincan kahve ile toparlıyordum. Sonra, iki fincana daha ileriki günlerde üç fincana çıktı. Karımda isyan etmeye başladı artık. Bundan sonra eve kafanı dağıtmadan gel yoksa ben senin kafanı dağıtırım. Diğer doktor dinledikleri karşısında hayrete düştü. Sende bunu dinledin. Amma da kılıbıkmışsın. Diğeri; dinlemeye dinledim ama pek kılıbık sayılmam, bende kahvelerimi çay salonunda içip eve akşam geç gidiyorum.

DEVLET BAŞKANI
Ukalanın birini devlet başına getirip cumhurbaşkanı yapmışlar. Adam kendini şaşırmışlardanmış. Her gün erkânı toplar gösteriş teftişleri yaparmış. Nihayet günün birinde piyasadaki …….. Dayanamayıp yoluna çıkmış ve seslenmiş. “Beyim” demiş. Biz seni o kadar çok gördük ki, lakin birazda sen bizi görsen çok iyi olacak, yoksa gözlerin mi hasta.

HIZLI

Bindiği dolmuşta, yanındakilere anlatıyordu; benim yemem, gezmem makine ve vasıta kullanmam hepside bir yarışçı kadar hızlıdır. Araba hızlıca gitmeye başlayınca; müşterilerden biri telaşlanır. Başını sallayarak anlıyoruz der. Bu ne süratli gidiş şoför bey. Herhalde arabanıza binen hızlı müşterinin etkisi olacak. İlk tamirci durağında durup hem onun hem de arabanın fren balatalarını kontrol ettirmek lazım.