- Çocuklar konu serbest, hepiniz hayvan resimleri çizin.
10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırınca, öğretmen yanına gelmiş. Resim kağıdının üzerinde bir sinek gören öğretmen, çocuğun bu sinekten şikayetci oldugunu sanıp, eliyle sineği kovalamış, ama hayvan hiç hareket etmemiş. Biraz daha dikkatli bakan öğretmen, sineğin gerçek olmadığını ve bunun bir sinek resmi olduğunu fark etmiş. Hayretler içinde kalan öğretmen, şaşkınlıkla sormuş:
- Oğlum, bu resmi sen mi yaptın?
- Evet öğretmenim.
- Peki, bir de at resmi yap bakayım.
Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizmiş ki; at, sanki kağıttan fırlayıp çıkacak kadar canlıymış. İyice şaşıran öğretmen, çocuğa seslenmiş:
- Yavrum, beni hemen babana götür. Sen müthiş bir yeteneksin. Burada harcanmaman gerekir. Derhal güzel sanatlara transfer olman lazım. Babanla konuşmalıyım.
Son dersten sonra öğretmen, Ahmetle beraber yola çıkmış. Dar bir patikadan geçerek, bir gecekonduya gelmişler. Çocukla birlikte içeri giren öğretmen, yatakta inleyen bir adam görünce konuşmaya başlamış:
- Geçmiş olsun efendim.
- Tesekkür ederim.
- Ben oğlunuzun öğretmeniyim...
- Allah kahretsin oğlumu!..
- Aman efendim, böyle söylemeyin, yaptığı resimler...
- Onun yaptığı resimler yerin dibine batsın!..
- Ama, beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun...
- Yeteneğine başlatmayın şimdi!..
- Peki, ne oldu, oğlunuza niçin böyle kızgınsınız?
- Neden olacak? Dün gece eve biraz
çakırkeyif geldim. Bu eşşoğlu eşşek sobanın üzerine çıplak kadın resmi çizmiş!..