Benzin yoktu, lastik yoktu.. Sivas'ta sadece Amerikan Okulu'nda otomobil vardı. Bizimkilerin kendi memleketlerinde yiyecek ekmeği bile yokken, Amerikalılar Anadolu'nun göbeğinde her türlü maddi imkâna sahipti ; Ermeni tehcirinde sahipsiz kalan kız çocuklarını okutuyorlardı..
Okulun müdiresi Mary Louise Graffam'a başvurdular. "Elbette, ne lazımsa veririz, lütfen hediye kabul ediniz, ısrar etmeyiniz, asla para kabul etmeyiz," dedi..
Altı teneke benzin, iki çift lastik aldılar. "Hadiye"yi öğrenen Mustafa Kemal itiraz etti. "Şimdi para almıyorlar ama sonra arkamızdan cebren aldı derler, vesika tanzim edin, alınan malzemelerin listesini yazın, ısrarımıza rağmen para almadıklarına dair elimizde vesika bulunsun, ne olur ne olmaz, imzalayalım, müdire hanım da imzalasın," dedi..
Mazhar Müfit tekrar okula gitti. Bu belge iki taraflı imzalandı..
"Hediye, bağış, ödenek" gibi kavramlar, Mustafa Kemal için hassas konulardı, asla ihmal etmezdi İ mutlaka kayda geçirtirdi..
Sivas'a gelir gelmez maiyetinde görev yapan Hacı Derviş'i çarşıya göndermiş, büyükçe bir defter aldırmıştı. Kongre vesilesiyle yapılan masrafları, harcanan paraları kuruşu kuruşuna yazdırıyordu..
Bir gün Hacı Derviş dayanamadı : "Paşam bu hengamede kim hesap soracak," dedi... Mustafa Kemal'in cevabı ibretlikti :
"Gün gelir, millet benden de başkasından da tek tek hesap sorar. Biz bugün hesabımızı eksiksiz yazalım, millet de yarın parasının nereye harcandığını bilsin."
YILMAZ ÖZDİL, "Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK “