Son günlerimde bir hayat ödünç aldım. Geri vereceğimi bile bile yaşadım onu. Geri vermeyebilirdim ama hırsızlık olurdu. İçine girdim o hayatın. Planlarımı ona göre yaptım. Hayallerimi onunla kurdum. Aynaya baktığımda onu gördüm. O hayatı… Öyle alıştım ki, başkasının olduğunu unuttum. Kollarındayken bu tatlı yaşamın, hatırlamam mümkün değildi zaten. Birkaç gece hatırlattı bana gerçi. “Bak, bugün beni yaşadın ama, yarın olmayabilirim. Unutma, beni ödünç aldın.” Sorun değildi, öyle benimsemiştim ki, kaybetmenin acısını da göze almıştım.
Bir gün rafa kaldırıp kendi hayatımı yaşamaya çalıştıysam da başaramadım. Zordu. Çok zor… Raftan onun kokusu sinince odaya, çıkardım yine oradan. Giydim üzerime. Yakıştı da… Ama o hayat, başkasının bedenine göre biçilmişti.
Bir gün geldi o beden. Çıplak kalmış, üşümüş, özlemiş… Ödünç hayatıma, “Seni yeniden giymek istiyorum!” dedi. Çıkaramadım üstümden. Kestim. Önce bir kısmını verdim. Sonra birazını daha… En son, son parçayı da verdim.
Şimdi ben üşüyorum. Çünkü çıplak kaldım. Özledim. Yeni bir hayat dikmeye gücüm yok üstelik. Yapılacak tek şey, o hayatı hayranlıkla izlemek.
Teşekkür ediyorum ona, her şey için.